Albayraklı Hukuk Bürosu
alt Telefon 0224 273 03 08
alt E-Posta bilgi@albayraklihukuk.com

Maddi gerçekliğe varmaya çalışırken yargıcın hukuka uygun delillerle kendini sınırlaması gerekir. Deliller sonuca ulaşmada her ne kadar önemliyse de bu delillerin nasıl elde edildiği de o kadar önemli görülmektedir. Hukuki deliller hem hukuk hem de ceza yargılamasında önemli bir alana sahip olmakla beraber hukuka aykırı elde edilmiş delillerin yargılama sürecinde hukuka uygun delilmiş gibi kullanmak hukuk devletinin gereklerine uygun değildir.

Hukuka aykırı delil, anayasaya, kanunlara, temel hak ve özgürlüklere aykırı elde edilmiş her türlü delil olarak tanımlanabilir. Hukuka aykırı deliller hüküm verilirken esas alınamazlar, bir uyuşmazlığın çözümünde ispat aracı olarak kullanılamazlar. Hukuka aykırı delillerin kendisi yasak değildir. Elde edilme yöntemi hukuka aykırı olduğundan gerçeğe ulaşmada kullanımı yasaklanmıştır. Ayrıca ülke mevzuatındaki kuralların sessiz kaldığı hallerde uluslararası / evrensel kurallara aykırılık oluşturan yöntemlerle ulaşılan delilleri de hukuka aykırı kabul etmek bir hukuk devleti açısından zorunludur.

Bu durum, Anayasa ve CMK 'da da açık ve kesin bir şekilde belirtilmiştir:

- Anayasa md 38/6 maddesinde, “ Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” denilmektedir.

- CMK’nin 217/2 maddesinde “yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” denilerek; delillerin hukuka uygun olma zorunluluğun vurgulanmıştır.

- 5271 sayılı CMK’nin 206. maddesinin 2. fıkrasının a bendinde, delillerin, kanuna aykırı olarak elde edilmesi halinde reddedileceği ifade edilmektedir.

- 5271 sayılı CMK'nin 289. maddesinde “hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması, hukuka kesin aykırılık sebebidir”şeklinde belirtilmiştir.

GİZLİCE ALINAN SES KAYDININ DELİL DEĞERİ NEDİR?

Kişiler arasında bir iletişim aracı ile ya da yüz yüze gerçekleştirilen konuşmalar sırasında gerçekleşen suçlardaki en temel sorun, ispat noktasında ortaya çıkmaktadır. Bu konuşmaları kanıtlamak isteyen suçtan mağdur olan kişiler, gizlice ses kaydı yaparak bu ses kayıtlarıyla adli makamlardan koruma talep etmek istemektedir. Fakat haklar açısından bakıldığında; birinin haberi olmadan alınan ses kayıtları hukuka aykırı delil oldukları için mahkemede delil olarak kullanılamaz ve bu kayıtları yapmakta suç teşkil eder. Bu durumun iki istisnası bulunmaktadır. Yargıtay kararları incelendiğinde, boşanma ve ceza davalarında “karşı tarafın izni olmadan alınan ses kayıtlarının” delil olarak kullanılabileceği görülmektedir.

BOŞANMA DAVALARINDA GİZLİ ALINAN SES KAYDI DELİL OLARAK KABUL EDİLEBİLİR Mİ?

Özellikle günümüzde en çok karşılaştığımız olaylardan bir tanesi de boşanma sürecinde ki eşlerin karşı tarafa ilişkin ispat mahiyetinde aldıkları ses kayıtlarının delil olarak kullanıp kullanamayacaklarıdır.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

2007/17220 E., 2008/13614 K. sayılı ve 20.10.2008 tarihli kararında; evlilikte, evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı, eşlerin her birinin kendi alanı olmayıp, aile yaşamı alanı olduğu ve bu alanla ilgili de eşlerin tek tek bireysel yaşamlarının değil bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığının önem taşıdığı belirtilmiştir. Eşlerden birinin bu alana ilişkin kendi yaşamı, evlilikle bir araya geldiği ve birlikte yaşadığı eşini de en az kendisi kadar ilgilendirir. Evlilikte, evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı eşlerin her birinin kendi yaşam alanı değil, aile yaşam alanıdır. Bu açıdan bakıldığında evliliğin yasal sorumluluklar alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir.

“Bundan dolayı, eşinin sadakatinden şüphelenen davacı-davalının, birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekânı olan konutta, eşinden izinsiz ses kayıt cihazı yerleştirerek, eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde bu suretle sadakat yükümlülüğü ile uyuşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz. Bu nedenle davanın kabulü gerekir…”

Fakat her delil, boşanma davalarında ispat aracı olarak kullanılamayacaktır. Bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı noktalardır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilir, ama “kurgu, yönlendirme” gibi yöntemlerle usulsüz olarak yaratılan bir delil, hiçbir şekilde delil olarak kullanılamaz.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

2013/4-1183 E., 2014/960 K. sayılı ve 26.11.2014 tarihli kararında;

“Davacının konuşmalarının kendisinden habersiz olarak davalı Berrin’in yönlendirmesi ile diğer davalılarca kaydedildiği ve kayıt yapan davalıların davacıyı konuşmaya ve kendisini yönlendirmeye çalıştıkları bilirkişi tarafından dökümü yapılan ses kayıtlarından da anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu delilin hukuka aykırı olarak elde edildiği dosya kapsamı ile sabittir.” denilerek bahsi geçen delil yargılamaya esas alınmamıştır

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

2013/4-1183 E., 2014/960 K. sayılı ve 26.11.2014 tarihli kararında;

“Davacının konuşmalarının kendisinden habersiz olarak davalı Berrin’in yönlendirmesi ile diğer davalılarca kaydedildiği ve kayıt yapan davalıların davacıyı konuşmaya ve kendisini yönlendirmeye çalıştıkları bilirkişi tarafından dökümü yapılan ses kayıtlarından da anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu delilin hukuka aykırı olarak elde edildiği dosya kapsamı ile sabittir.” denilerek bahsi geçen delil yargılamaya esas alınmamıştır.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

2011/2-703 E., 2012/70 K. sayılı ve 15.2.2012 tarihli kararda yine aynı yönde karar vermiştir; “Mahkemece, hükme esas alınan CD, davalı kadının rızası dışında kaydedildiği gibi sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulmuştur. O halde bu şekilde oluşturulmakla usulsüz olarak yaratılmış bu delilin hükme esas alınması mümkün değildir.”

Hukuk kuralları uygulanırken hukuka uygun olmayan bir durumun üzerine meşru bir şey kurulamaz. Yasak, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller hukuka aykırı kabul edilir. Bu hukuka aykırılığa “hukuka aykırı delillerin dolaylı etkisi, uzak etkisi” ya da “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” denir.

-6100 sayılı yeni HMK, 189. maddesinin 2. fıkrasında,

“Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.”

Bu hususta mevzuattaki açık ve kesin düzenlemelere bakıldığında hukuka uygun bir biçimde elde edilmemiş olan hiçbir bilgi ve bulgu, ceza muhakemesinde delil olarak kullanılamaz ve hükme esas alınamaz ; suç, ancak hukuka uygun elde edilmiş delillerle ispat edilebilir. Bu anlayıştan yola çıkarsak delil elde etme ve değerlendirme işlemlerinde olan sınırlamalara delil yasakları denir.

Delil yasakları iki boyutludur:

-Hukuka aykırı delil elde etme yasağı,

-Hukuka aykırı delilleri değerlendirme yasağı.

Delil yasaklarına ilişkin Yargıtay kararlarına örnek olarak;

YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ

2015/2092 E., 2015/1175 Kararı ;

“…Sanık tarafından işletilen iki ayrı işyerinde arama yapılmasına karar verilmesine karşın, aynı işyerinde bulunan bilgisayarlar üzerinde arama yapılabilmesine olanak tanıyan hükümlere göre verilmiş bir arama kararı bulunmadığı anlaşılmakla, işyerinde bulunan bilgisayarlar üzerinde yapılan arama sonucunda elkonulan ve içerisinde müşteki firmaya ait lisanssız yazılımların olduğu belirtilen harddiskler ve CD’ler hukuka aykırı delil niteliğinde olup hükme esas alınamayacağından, sanık hakkında verilen beraat kararı yasaya uygundur…”

YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ

2015/28E., 2015/2428 K. sayılı ve 24.06.2015 tarihli kararında ;

KARAR : Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/610-2014/512, 2013/841-2014/513 ve 2014/166-514 Sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu "hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş" olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin

1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.

Sanığın kullanımındaki araçla uyuşturucu madde ticareti yapıldığına dair ihbarda bulunulması dolayısıyla CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde "adli arama kararı" ve "yazılı adli arama emri" alınmadan üzerinde ve aracında yapılan aramalarda, net 38 g esrar, 1 g kokain ve uyuşturucu madde içeren 336 adet hap ele geçirildiği anlaşılmakla, hukuka aykırı aramalar sonucu ele geçirilen uyuşturucu maddelerin, "suçun maddi konusu" ve "suçun delili" olarak

hükme esas alınamayacağı gözetilerek, somut olayda suçun maddi konusunun bulunmaması sebebiyle suçun unsurları oluşmadığından, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, TCK'nın 188/3-4. fıkraları uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulması,

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ

2016/2055 E., 2017/504 K. sayılı ve 19.01.2017 tarihli kararında ;

… sanığın babasının “… Mahallesi … Caddesi No:83” sayılı ikamet adresinde arama yapılmasına karar verildiği, sanığın babasına ait bu adreste yapılan arama sonucu suç unsuruna rastlanılmadığı; suça konu silahın bulunduğu sanığa ait … Mahallesi … Sokak No:14 sayılı yerde ise arama yapılabileceğine ilişkin usulüne uygun bir arama kararı bulunmadığı halde, anılan yerde yapılan arama ve elkoyma işlemlerinin hukuka aykırı olduğu, ele geçirilen suç eşyasının hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil olmasından dolayı hükme esas alınamayacağı…

YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ

2016/2524 E., 2017/5338 K. sayılı kararında ;

“… Ancak, kanuna aykırı olarak elde edilmiş iletişimin dinlenilmesi kayıtlarının sanığın anayasal haklarının ihlali sonucu elde edilmiş olması nedeniyle hükme esas alınamayacağı hususundaki yegane istisna bu kayıtların sanığın lehine delil olarak kullanılabilecek olmasıdır…” Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2016/2524 E. 2017/5338 K.

YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ

2016/2625 E., 2017/744 K. sayılı ve 26.01.2017 tarihli kararında ;

‘’ Somut olayda; adresi belirtilen yerde kumar oynandığının bildirilmesi üzerine olay yerine intikal eden kolluk görevlilerinin sanığın, abisinin bekar evi olduğunu söylediği konuta girerek suça konu kumar malzemelerini ele geçirdiği, yetkili mercilerce usulüne uygun verilmiş bir arama kararı bulunmadan hukuka aykırı olarak ele geçen deliller dışında sanığın atılı suçu işlediğine dair hukuka uygun olarak elde edilmiş, mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil elde edilemediğinden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.’’ sonucuna varılmıştır.

Yukarıda ki yargıtay kararlarından ve mevzuattan da anlaşıldığı üzere hukuka aykırı delillerin yargılama sürecinde ve hükümde kullanılması bu delilleri dikkate alarak hüküm verilmesi mümkün değildir. Delillere ulaşma yolunad herhangi bir hukuka aykırılık söz konusu ise o delil kesin olarak hukuka aykırı kabul edilmeli ve hükme esas alınmamalıdır. Ancak bu deliller sanığın lehine kullanılabilecek olup bu istisna hem ceza hem de hukuk davalarında mümkündür.

Sevim YEGEN

Whatsapp

Albayraklı Hukuk Bürosu
Whatsapp destek hattı.

Albayraklı Hukuk Bürosu
Merhaba👋
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
+905335176552
×
Whatsapp Destek